25 Aralık 2009 Cuma


Türkiye'de Erasmus olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Erasmus, elinize aldığınız paraya kadar her şeyi farklı bir yaşam, farklı bir deneyimdir. Avrupa Birliği de reklamımızı iyi yapıyor olmalı ki Türkiye'de Erasmus öğrencisi olmaya niyetlenen zavallı öğrenciler çıkabiliyor.
Tabii, sokakta yürürken arabadan inip sizi zorla arabalarına bindirmeye çalışan apaçilerle baş etmek, bilimum tacize uğramak, nevruz ateşi üstünden atlayan gençleri izlerken göz altına alınmak gibi sonsuz maceralara atılmak istiyor olabilirler, o kadarını bilemiyoruz.
Geçenlerde Monika Lis arkadaşımızın korkunç deneyimini bir haber ile duyurmuştuk. Sokakta yürürken bir serseri kurşun ile omzundan vurulan Monika, Öner Süzer Hocamızın müdahalesi ile fakülte içindeki öğrenci yurduna taşındı.
Biz de Erasmus öğrencilerini haber yapmaktan kurtulduğumuzu düşünüyorduk. Derken, güzel memleketimiz, öğrencilere yeni bir sürpriz yaptı. Fakülte'nin kız öğrenciler için ayırdığı apartman dairesi soyuldu.
Polise durumu haber vermeyi düşünen öğrencileri, iyiliksever sınıf arkadaşları durdudu. Monika'nın vurulduğu akşam karakolda komiser'in açıklamalarını dinleyen arkadaşımız olayın şoku ile 10 gün yoğun bakımda yatmıştı. (adamı tanıyoruz(!), biz yakalarız onu(!))
Polonya'dan 2007 yılında gelen ilk öğrenci grubu da ikinci haftalarında memleketimizin gerçekleriyle tanışmıştı. Evlerini ziyaret eden bir hırsız grubu öğrencilere sessiz bir hoşgeldin partisi düzemişti.
Aslında, olayın artı yönleri de yok değil, CIA 2009 fact book bilgilerine göre ülkemize gelen yabancılardan çalınan mallar ülke gayri safi milli hasılasının %1.1'ini oluşturuyor. Memleketimiz Erasmus'ların etinden, sütünden yararlanmayı iyi biliyor. Baturalp Güner/ ZİLLİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder