24 Haziran 2009 Çarşamba


“İsteklerinizi sağ kulağa söyleyin”
İtalyan bilim adamları “isteklerin yerine getirilmesi için sağ kulağa konuşulmasının” gerektiğini ortaya koydu. İtalyan araştırmacılar, yaptıkları 3 ayrı deneyde kişilerin, sağ kulaklarına söylenilenleri yerine getirmede daha iyi olduklarını gösterdi. Bilim adamları, bilgiyi işlemede daha iyi olduğu bilinen beynin sol tarafının, sağ kulaktan gelen bilgileri değerlendirdiğine işaret ediyor. Bilim adamları, araştırmaları için yaptıkları ilk deneyde, arka fonda yüksek desibelli müzik çalarken konuşan 286 deneği izledi. Bu kişilerin yüzde 72’sinde etkileşimin dinleyenin sağ tarafında olduğu tespit edildi. Araştırmacılar, ikinci deneyde 160 denekle anlamsız ifadelerle fısıldayarak konuştu ve bu deneklerin duymak için ya sağ ya da sol kulaklarını kullanmalarını izledi. Araştırmacılar, daha sonra her denekten duyulacak tonda birer sigara istedi. Deney sonucunda bu kişilerin yüzde 58’sinin sağ kulağını, yüzde 42’sinin de sol kulağını kullandığı belirlendi. Son deneyde 176 denekten ya sağ ya da sol kulağına doğru konuşularak sigara istenildi. Bunun sonunda da sağ kulaklarına konuşulan deneklerin sol kulaklarına konuşulanlara nazaran daha çok sigara ikram ettikleri gözlemlendi. Deneylerin sonunda sağ kulaktan giren kelimelerin beynin sol kesiminde daha iyi işlem gördüğüne karar verildi. Araştırmacılar, insanların telefonla konuşurken ahizeyi sağ kulaklarına tuttuklarına da dikkati çekti.Haber: MİLLİYET


ZİLLİYET soruyor!

*İnsanların Telefonla konuşurken sağ kulağı kullanması acaba "sağlak" olmalarından ötürü olmasın!?

*İnsanların bi' şeyi duymadığında elini sağ kullağına götürmesi yine "sağlak"lığından kaynaklanıyor olmasın!?


* "Deney sonucunda bu kişilerin yüzde 58’sinin sağ kulağını, yüzde 42’sinin de sol kulağını kullandığı belirlendi."
160 kişilik bi' popualsyonda bu oran ne kadar gerçeği yansıtır!?

*Bilateral çalışan organlarda bu deneylerin denenmesi ne kadar doğrudur!?

"Göz"de bu deneyin denenmesi de kulak kadar saçmamıdır!?Değilse neden denenmiyor!?Saçma ise göz ile kulak farkı nedir?!

*Son söz:Deneyde sigara neden kullanılıp reklamı yapılmıştır!!!
Bilim adamlarımız neden bu kadar dikkatsiz!

17 Haziran 2009 Çarşamba


Zilliyet: Hadi Hayırlısı!


14.06.2009 tarihi itibariyle, İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlık görevine, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünce K.B.B Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgün ENVER Vekil Dekan olarak atandı.


Prof.Özgün Enver 2006 yılındaki Dekan değişikliği döneminde vekil Dekan olarak atanmış, 6 ay görev süresi sonrası Rektörlük tarafında esrarengiz bi' şekilde görevden alınmıştı!


Zilliyet olayları takip etmeye devam ediyor...

10 Haziran 2009 Çarşamba



Öğrenciye Kapım Her Zaman Açık!
15 Haziran itibariyle görev süresi dolan Eğitimden Sorumlu Dekan yardımcımız Prof.Dr.Mehmet Yıldırım ile Fakülte problemlerinden bu yılki değişikliklere, öğrencilere, vaktimiz yettiğince sizler için söyleştik!

Röportaj:Bayram Şahin, Gökhan Özkan, Hatice Yoldaş

M.Yıldırım:Öğrt. Üyesi sayısı artıkça Eğitim kalitesinin artacağı sanılıyor
*Cerrahpaşa ile ilgili biizm için kısa bi analiz yapabilrmisiniz, dünüyle bugünüyle?

---Edirne'ye de gitmiş, Gülhane de askerliğini yapmış bir kişi olarak kıyaslama yapabilirim. 1974 Cerrahpaşa girişliyim. Cerrahpaşa'ya gelmeden önce istanbul üniversitesinde biyoloji-zooloji bölümünde okudum sonra veteninerlik fakültesine geçtim. Oradan Cerrahpaşa'ya geçtim ve orada aldığım dersleri de muaf saydırdım. 1967'de kurulan bir fakültenin 7.senesinde buradaydım. Tabii yeni kurulmuş okul ve bir çok öğretim üyesi Çapa'dan gelmiş daha motive bir durumda çok daha canla başla çalışıyorlar; bu durum da öğrencilere olumlu olarak yansıyordu. O yıllarda gerçekten sayımızın az olmamasına karşın tahminimce 400'e yakın öğrenci kontenjanı vardı, ilerki senelerde oldukça azaltıldı. Eğitim olarak ileri seviyedeydik. Bazı binalar yapılmamıştı. Şimdi kullandığımız cerrahi ve dahiliye binaları henüz yoktu. Psikiyatrinin olduğu yer, şuanda dekanlığın bulunduğu bina kliniklerin bulunduğu binalardı. Şu anda müze olan girişteki binamızda hem dekanlıktı hem de altında poliklinikler vardı. Az sayıda ama motive olmuş öğretim üyesi olduğunu şimdi düşünüyorum.Şuanda cerrahpaşada 520 civarı öğretim üyesi var. öğretim üyesi arttıkça eğitimin daha kaliteli olacağı düşünülüyor. Bir süre sonra şöyle bir durum oluyor:'Ya bu işi ne olsa başka biri yapar' düşüncesinden dolayı fazla sorumluluk alınmıyor. Mesela cerrahide stajer gruplar gidiyoruz hocayı bulamıyoruz. O doçentlere göndermiş o asistana yönlendirmiş olduğu anlatılıyor.

*Yani bir aidiyet duygusu eksikliği var ?

-Cerrahpaşa'da aileviyat duygusunun azaldığını görüyorum hatta mezuniyet törenlerinde bile öğretim üyesi sayısının az olması bu duygunun azaldığının bir göstergesi. Orada öğrenciler bütün öğretim üyelerini görmek istiyor tamanından ödül almak istiyor, alkışlamak istiyor. Öğretim üyelerine yapılan alkışların dozu bile öğretim üyelerinin öğrencilerden aldığı notu gösteriyor. Son 3 yıl içerisindeki mezuniyet törenlerinde hep az sayıda öğretim üyesinin geldiğini gördüm ve birçok görevleri vermeye çalıştığımız öğretim üyeleri bazılar işlerinin yoğunluğundan dolayı başka bir arkadaş da bu işi yapar mı diye düşünüyor.

*15 Haziranda görev süreniz doluyor,görev süresince yapmalıydım ama yetişmedi dediğiniz şeyler var mı?

Dekan yardımcılığından önce idari görevlerde bulunmuş birisiyim, 2006 yılında dekan yardımcılığı bana teklif edildiğinde bile benim neler yapabileceğimiz konusunda fikirlerim vardı. 'Ben tesadüfen buraya geldim, acaba ne yapabilirim'den ziyade tıp eğitimi konusunda yapılabilecek birçok işleri aslında kafasında tasarlayan bir kişi olduğum için şuanda 'şunu da unuttuk ya da yapamadık'diyeceğimiz bir şey yok. Eğitimle ilgili konularda birçok yol almış durumdayız. Göreve geldiğimiz yıl öğretim üyelerini değerlendirmek için bir eğitim soruşturma anketi yaptık. Mevcut eğitim sistemini beğenip beğenmedikleri soruldu. Bununla ilgili neler yapılmalı ya da yeni bir eğitim sistemine geçiş yapılmalı mı şeklinde sorular vardı ama anatema şu Cerrahpaşa kurulduğu dönemden beri klasik eğitimle yoluna devam eden bir fakülteye acaba klasik eğitim dışında entegre sistem ve benzeri bir sistem uygulanabilir mi, acaba öğretim üyeleri bu sistemden memnunlar mı, diğer sistemler konusunda bir öneriler var mı bunun cevabını aramaktı .Büyük bir bölümü mevcut sistemi beğenmediklerini, yeni bir sistem konusunda hem fikir olduklarını gördük. Bazı öğretim üyelerimizse uygulanan sistem üzerinde revizyon olmasını istedi. Bundan hemen sonrada son sınıf öğrencileriene yönelik bir anket yapıldı. %20'ye yakın öğrenciler mevcut sistemden memnun olduklarını söylüyorlardı geri kalanlar ise yeni bir sistemin gelmesini istiyorlardı. Geri kalan %80'nin yarısı probleme dayalı öğretim (pdö) diğer yarısı da entegre eğitim konusunda yol alınması gerektiğini düşünüyorlardı. 50 üzerindeki tıp fakültelerinde 4 tanesi pdö yapıyor, 49 tanesi entegre yapıyor. Oradan çıkan mesaj konusunda yol almamız gerekiyordu.1. sınıflardan başlıyarak yatay ve dikey entegrasyon Cerrahpaşa'da başladı. Önceki sınıflarımızın aldığı eğitimde verilen dersler arasında bir uyum ve birliktelik yoktu. Farklı dersler paralel bir konu üzerinden devam etmiyordu. 1. ve 2. sınıflar için kliniklerle ilgili eğitimin de başlanması gerekiyordu. Böylece tıp eğitiminin hiçbir döneminde ne temel bilimler ne de klinik bilimler yok oluyor.

*Yanlış yaptım dediğiniz şeyler var mı?

-*Yok, belki idari deneyimlerim olmasaydı hatalarım olurdu, hata yapsam da kabul edecek olgunluktayım.

*1.sınıflara farmakolji, patoloji gibi dersler verilmeye başlandı. Yurt dışında bazı üniversitelrde böyle bir uygulama var ama pre-medikal eğitim sonrası üzerine veriliyor? Ne diyorsunuz?

-*Bunun doğru olmadığını 2 şeyle belirtecem.
1.sınıflarda 1,2,3 ve 4. arasınavlar yapıldı. 4.arasınav farmakoloji ve patolojini de bulunduğu kuruldur. Hep şu söyleniyordu özellikle bu iki dersin erken alınması sorun çıkaracak ve öğrenciler anlamayacak diye söylüyorlardı. Bunun doğru olmadığı en son olan arasınavla anlaşıldı, şimdiye dek olan en başarılı arasınav oldu.
2.si Türkiye'deki lise eğitimi belki dünyadaki birçok lise eğitiminden daha zor.Cerrahpaşaya gelen öğrenciler ingilizce tıp öğrencileri ilk 900'e türkçe tıpa gelen öğrencilerde ilk 1800'e giren Türkiye'nin en akıllı çocuklar.Öğrencilerimiz eğitim zorlaşmış olsa bile eğitim alabilecek seviyede yetenekli. Burada öğretim üyelerinin hiçbir art niyet düşünmeden sisteme destek vermelerinde büyük yarar var. Bizim entegre sistemimiz Hacettepe'yle aynı sistem değildir. Biz bunu bir ileri götürerek dikey entegrasyonu da sağlayarak çok iyi bir yola girdiğimizi gördük.

*Pratiklere Öğretim üyelerinin katılmasıyla ilgi bazı problemler var, siz bu konuda neler yaptınız?

-*Biz dekanlık olarak bazı öneriler getirebiliriz. Bu yaptırabilme anabilim dallarıyla ilgili. Herkes istediği gibi ders anlatıp, pratik yapabilir. İyi bir eğitim vermek için aileviyat hissiyatı olmalı. Pratikler mercek altında ve 1. tıp eğitimi çalıştayı Cerrahpaşa'da yapılıyor. Ondan çıkan 10 sayfalık bir rapor var. Bazı öğretim üyelerimizin sevmediği şeyler çıkabilir ama öğrenci gözüyle ortaya çıkan bir sonuçtur. Öğrencilerin anlattığı herşeye kulak vermek lazım. Pratiklerde istenilen ölçüde iyi olmadığını öğrenciler belirtiyorlar. 2,5 yıldan beri fakültenin akademik kurullarında belirttik.Anketlerden de çıkan sonuçlarda başarılı anabilim dalları yanında başarısız olanlarda var. Öğrencilerimi- zin bize geri bildirimleri oldukça önemli.
Öğretim üyele rini motive etmek lazım. Bu da pozitif geri bildirimlerle olabilir. Okuduğum bir internet sitesinde bana 'çabuk gaza gelen öğretim üyesi' demişler=) pozitif geri bildir imler benim hoşuma gidiyor. Negatif bildirimleri de gelecektir. Öğretim üyelerinin negatif geri bildirimleri kabul edebilir durumdadırlar. Önceden niye eleştiriyorlar diye kızıyorlardı. Şimdi ise daha başka.

*Öğrencilerin görüşmekten çekinmediği bir dekan yardımcısısınız. Gelen öğrencilerin sorunlarına nasıl çözümler buluyorsunuz? Mesela klüpler odalarımızın değiştirilmesini istiyoruz, fakültede öğrenci sahasının az olduğunu görüyoruz...

*Amfiler ve öğrenci kulüpleri olsun oralarda gezip yerinde çözüm arayan biriyim. Bana 'Cerrahpaşa tıp fakültesi belediye başkanı' dediklerini yine internette okumuştum. Hayatımda bir yaşam felsefem var: kontrollü özgürlük. Baba olarak kendi çocuklarım bana ne düşündüklerini rahatlıkla söyleyebilsin. Çözüm üretebilmek kolay ulaşabilmekten geçer. Hiçbir öğrencinin randevu alarak gelmesi için talimat vermedim. Herhangi bir toplantım yoksa ilgilenmeye çalışıyorum. Klüpler katının fizik şartlarının çok iyi olmadığını biliyorum. Fakültede bahçe düzenlemeleri, yol düzenlemeleri gibi yenilemeler bizim dönemimizde yapıldı.çardakla ilgili bizim 2 yıldan beri restore edilmesi byütülmesi ile ilgili projemiz var. çardakla geniş bir çalışma yapılacak. bu kısım benim sorumlıluğumda değil ama öğrencilerle ilgiliolduğu için beni de ilgilendiriyor. olayın dekan bey tarafından yakından takip edildiğini biliyorum.,

*Büyük bir otoparkımızın olmasına rağmen öğrencilere ait bir yaşam alanı yok!?

*Temel bilimlerdeki kantinle de ilgili bir proje geliştirdik ve yapı işlerine yeniden yapılandırılması çünkü orada histoloji ve farmakolojinin olduğu bloğun üstü tümüyle boştur. Oranın tamamının yeniden projenlendirilip Apex olması düşünülmüştü ama o binanın depreme dayanıklı olmadığı için yapı işleri bu projeyi reddetti. Klüpler katını bir şekilde yeniden yapmak bizim düşüncelerimizdir ama Cerrahpaşa kampüsünde yeniden inşaat yapmak izine tabi olduğu için mümkün değildir.
***Karikatürize cevaplar

Cerrahpaşa:evim
Anatomi:herşeyim
Yunus söylet:rektörüm
Çapa:kardeş fakülte
Zilliyet:sevdiğim gazete
Cerrahpaşa Öğrencisi:Çocuğum
Dekan yardımcılığı:Severek yaptığım görev
İ.Ü:ayrıcalıklı bir kurum
Zİlliyet/Cerrahpaşa
Bi’ dönem daha biterkene...
...Ve Cerrahpaşa’da bi’ eğitim yılı daha kapanır, kimi -üst sınıf- öğrencilere göre ise hiç kapanmaz, kimine göre eğitim olmasa da hala açıktır Cerrahpaşa…Bi eğitim yılını bitirirken Cerrahpaşa yine arkasında bi’ sürü iz bırakarak geçer gider, öğrencilerini yormuştur yine , çok az bi zaman eğlendirmiş,çok az bi zaman denizini küçük dostlarına göstermiştir,O deniz kıyısında sabahları martılarla konuşan Cerrahpaşa’nın duvarlarına sorun birde bunu, ne dertler yanacaktır acaba size, aslında ne kadar çok sevdiğini öğrencilerini; o küçük dostlarını, ne kadar masum olduğunu söyleyecektir belki de
…”Ben bi’ kuklayım iplerim kimdeyse gidin ona/lara kızın, 40 yaşıma bastım; artık ben size değil, siz bana bakacaksınız diyecektir; haykırarak,kolye niyetine bana güzel duvarlar yapacağınıza önce beni dinleyin diyecektir…Ve sesi deniz aşırı olup karşı adalardan dönüp amfilerinde yankılanacaktır, ya o gün amfiye hoca gelmemiştir, ya da emin olun hafta sonudur!

Dönemi degerlendirirsek!
*Öğrenci Temsilciliği tarafından “pratikler mercek altında” adıyla öğretim üyelerinin pratik derslerini değerlendiren bir panel yapıldı…Ve ilk defa Cerrahpaşa da Öğrenci Çalıştayı gerçekleştirildi, ve 10 sayfalık bir sonuç bildirgesi yayınlandı…Sonuçlarını önümüzdeki dönemde görmeyi umut ediyor ve Öğrenci Temsilciliği ve üye arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz…
*İstanbul Üniversitesi rektörü fakültemiz öğretim üyelerinden Yunus Söylet oldu…Yarı zamanlı olarak fakülteye uğrayan, öğrenci pratik gruplarına pek! uğra-ya-mayan hocamız, umarım rektörlüğü döneminde bu problemleri yukarıdan! daha iyi görerek değerlendirmeye alır.
*Rektörümüz’ün en iyi icraatı ise tek öğün verilen yemeklerin 3 öğüne çıkarılması oldu, peki bunu yaparken taşeron firma işçilerin çalışma saatlerinin iki saatine çıkarıldığının ve aynı maaşla çalıştırılmaya zorlandığının farkında mıydı?...Yoksa bu kısım pek mühim değil miydi?!
**Ve Haziran 15 ile beraber Dekan ve yardımcılarımızın görev süreleri doluyor…Peki üsten atanacak olan yeni kadronun atanma kıstası nedir?Veya neden seçimle yapılmamaktadır?Öğrencilerin kendi Dekan ve yardımcılarını seçmekte hakkı var mıdır?Yeni yönetim eski yönetimi aratacak mı veya daha bilimsel-özgürlükçü-demokratik-öğrencilerini düşünen-personelinden öğrencisine öğretim üyelerinin “Cerrahpaşalı” ruhunu taşıyan bir Cerrahpaşa mı göreceğiz?...Bunu da önümüzdeki dönem göreceğiz.
*Eğitim sistemimizin ne kadar faydalı olduğunu, eksiklerini yine önümüzdeki dönem göreceğiz!
Zilliyet bir dönem boyunca sizlerin de yardımıyla Cerrahpaşa’nın nabzını tutmaya çalıştı…Gazetemiz bu sayıyla beraber yaz tatiline giriyor…Önümüzdeki dönem daha tatlı bir Cerrahpaşa görmek ümidiyle…Hoşçakalın!
Zilliyet Editörleri

Bu ögrencileri
NEREYE SOKACAKSINIZ!

Yüksek öğrenim Kurumu(YÖK) Tıp Fakültelerinin kontenjanlarını yine artırıyor!
Her yıl Fakültelerden fiziki şartlara göre öğrenci kapasitesini "görev icabı" sorup, kendi kafasına göre öğrenci yerleştiren YÖK, bu yıl yine Tıp Fakülte- lerinin kontenjanlarını artıracak.

"Bizimle ilgisi yok!"
Konu hakkında konuştuğumuz Eğitimden Sorumlu Dekan Yrd. Prof.Mehmet Yıldırım, "Her yıl YÖK bizden fiziki şartlara bakılarak kontenjan belirlememizi ister, Biz Tr Tıp için 200 İng Tıp için 50 yolluyorurz, son üç yıldır aynı sayıyı yolluyoruz.
Ama gelen öğrenci sayısı toplamda 400'ün üzerinde ve her yıl artıyor"

Sabahçı-Öğlenci olacak!
"Gelecek yıl daha çok öğrenci yollanacak, anfiler yetmeyecek, pratik grupları artacak, sabahçı-öğlenci uygulaması planımız var"
Zilliyet:İlkokul öğrencileri gibi olacağız yani?
M.Yıldırım:Hayır, bunu eğitim kalitesini artırmak için yapıyoruz, pratik grupları ve anfiler çok kalabalık çünkü. Zilliyet/Cerrahpaşa

9 Haziran 2009 Salı

Yeni sayı Çarşamba elinizde!

CTF Zilliyet'in bu dönemin son sayısı 10 Haziran Çarşamba Cerrahpaşa'da!
Gazetenizin röportaj sayfasının bu haftaki konuğu, CTF Eğitimden Sorumlu Dekan Yrd. Prof.Mehmet Yıldırım....

Dağıtım Noktaları:

*Yemekhane
*Çardak
*İng. Tıp Kantin

5 Haziran 2009 Cuma

Dönemin Son sayısı hazırlığı!

Zilliyet'in yeni sayısı için gönderilerinizi
gazetezilliyet@gmail.com a yollayabilirsiniz!

Son gün:Pazar sabahı